Malezya’da 60 yıllık hükümeti deviren muhalefet ittifakından Türkiye için ne gibi dersler çıkıyor?
Doç. Dr Seda Demiralp, “Neredeyse tek vücut gibi çok güçlü bir ittifaktı. Aynı renk, aynı logo, aynı konular aynı kelimelerle anlatılıyor, aynı kampanya dili kullanılıyor ve kampanyaları çok net. ‘İlk 100 günde 10 adet yapılacak’ şeklinde afişler hazırlandı, t-shirtler basıldı, çantalar dağıtıldı, hepsinin üzerinde bu 10 madde yazılıydı.”dedim.
İşte Doç. Demiralp’in açıklamalarından öne çıkanlar:
“Malezya son zamanlarda ittifaklarla çalışan birçok kişinin radarına giren bir ülke. Seçimlerin çok demokratik olmadığı bir ortamda, bu tür örneklerin az olması nedeniyle muhalefetin seçim yoluyla nasıl iktidar değiştirebileceği konusu bu partilerle muhatap olanların dikkatini çekiyor. Bu durumda özellikle 60 yıl sonra hükümeti değiştirmek kolay değil, bu başarıldığında dikkat çekiyor. İki denemeden sonra üçüncü denemede başarılı olurlar.
En solda sosyalist bir parti, sağda ise çok muhafazakar, radikale yakın bir parti var. Taraflar orta yolu bulmayı başarır ama bu yeterli değildir. Partiler daha önce olduğu gibi başarısız oluyor ve sonra işleri farklı yaparak başarılı oluyor. 2018’de neyi farklı yaptıklarını sormak gerekiyor. 2018’de çok güçlü bir adayla seçime giriyorlar. 22 yıl başbakanlık yapan Mahathir Muhammed, iktidardan koptu ve daha sonra iktidara geldi. 92 yaşında başbakan oldu ve onu yaşayan en yaşlı başbakan yaptı. Muhammed’in müdahalesi birçok şeyi değiştirir. O dönemde oyların hükümetten ayrılığı arttı. O günlerde mevcut siyasetten pek memnun olmayan ama yine de hükümetle bağları olan birçok seçmenin iktidardaki partiyi de sevdiklerini ama Mahathir’i daha çok sevdiklerini söylediklerini duyduk.”
İlk gün yapılacak 100 şey
“Kimin kazanacağına bakılırsa, Mahathir’in galip geldiği açık ve küçük partiyle giriyor çünkü ayrılıp kendi partisini kurdu ve ittifaktaki en küçük partilerden birinin başkanı olarak seçime girdi. İkinci bir karizmatik isim var ama o da o dönemde cezaevinde.Kampanya kısmını örnek gösterdiğimiz için kampanya çok değerli.Çok güçlü bir ittifaktı yani neredeyse bir oldular.Bir -bire bir renkler, bire bir logolar, bire bir problemler aynı kelimelerle anlatılıyor, kampanya dili kullanılıyor ve ‘İlk 100 günde yapılması gereken on madde’.
ÖTV indirimini gerçekleştirmek için seçmenin günlük hayatını etkileyen hususlar bunlardır. Ekonomik sorunlarla boğuşan seçmenlerin önceliği günlük hayatlarının rahatlaması. Kampanyada yolsuzluğa karşı bir muhalefet var ama yolsuzluktan bahsederken ‘yolsuzluk musluklarını kapattığınızda cebinize akacak para’ diye tarif ederlerdi. Açık vaatler var. Farklı ideolojilerden insanların ittifak halinde olması işlerini kolaylaştırıyor, seçmenden çapraz oy bekliyorsunuz. Başbakan adayı için milletvekilliği seçimlerinde hangi partiden, partisizden ya da bölgede kim güçlüyse ona oy vermek üzere aday gösterdiler. Kendi partinizin adayı değilse ve sizden tekrar oy vermeniz bekleniyorsa ve seçmen o adayı hazmedemiyorsa hükümete oy vermez ama sandığa gitmez. Uzlaşma kültürü bunu önlemenin bir yoluydu. İktidarın devamı mı? değişim mi iktidarda mısın karşı mısınız Daha kolay bir karara indirdiler. Kampanya da gündeme geldi. Malezya’da seçimden sonra ittifaktan ayrılanlar, ittifaka girenler ya da daha önce verilen sözlerin tutulmaması sıkça gördüğümüz şeyler. İttifakların temel amacı seçimleri kazanmak ve çıkış yolunu hazırlamaktır. Sonrasında demokrasiyi inşa etmek ve reformları gerçekleştirmek başka bir hikaye. Hepsini tek tek değil ayrı ayrı düşünmek gerekiyor.”